Sherlock Holmes ve "Son Sorun"da Gerçekten Ne Oldu?

Sherlock Holmes ve "Son Sorun"da Gerçekten Ne Oldu?

Arthur Conan Doyle’un The Final Problem hikâyesi, Sherlock Holmes’un ölümüne yol açan son mücadelesini anlatır. Holmes’un, Profesör Moriarty’ye karşı verdiği mücadelede kendi hayatını feda ettiği bu hikâye, yıllardır hayranlar arasında çeşitli teorilere ilham kaynağı olmuştur. Bu teorilerden biri, Moriarty’nin aslında Holmes tarafından uydurulan bir karakter olduğu ve Holmes’un kendisini efsaneleştirmek için bu hikâyeyi planladığı yönündedir. Peki, bu teori nasıl açıklanabilir? İşte bu konuya odaklanacağımız başlıklar:


1. Sherlock Holmes’un Motivasyonu: Ego ve Sonsuz Şöhret Arayışı mı?

Sherlock Holmes, dehası ve mantığıyla tanınsa da, kibirli ve şöhret arzusuyla dolu bir karakterdir. The Final Problem hikâyesinde, Holmes’un Moriarty’yi "dünyanın gördüğü en büyük suçlu" olarak nitelendirmesi ve kendi başarısını yüceltmesi dikkat çeker.

  • Kendi Efsanesini Yaratma İhtiyacı: Holmes, her zaman olağanüstü bir zihin olarak tanınmayı arzulamış bir karakterdir. Moriarty gibi rakipsiz bir düşman yaratmak, Holmes’un "en büyük dedektif" olarak anılmasını garantiler.
  • "Mükemmel Son" İhtiyacı: Holmes’un, kariyerinin zirvesinde büyük bir fedakârlıkla sona ermesi gerektiğine olan inancı, onun bu hikâyeyi kurgulamasına yol açmış olabilir. Hikâyede Holmes’un sık sık "Bu, kariyerimin en büyük davası" demesi, bu teoriyi destekler.

2. Sherlock Holmes’un Yetenekleri: Kendi Suç İmparatorluğunu Yönetebilir miydi?

Holmes, Londra’nın yeraltı dünyasını en iyi bilen insanlardan biridir. Suçlularla olan teması, zekâsı ve manipülasyon becerisi, onu bir suç ağı kurmak için mükemmel bir aday haline getirir.

  • "Mükemmel Suçlu" Potansiyeli: Holmes, bir dedektif olarak suç işleme yöntemlerini ayrıntılı bir şekilde bilir. Kendisi bile Watson’a bir keresinde "Kanun karşısında olsaydım, en iyisi olurdum" demiştir.
  • Moriarty’nin Niteliklerini Kendinde Barındırması: Holmes’un, Moriarty için tarif ettiği tüm özellikler (matematik zekâsı, soyut düşünme, planlama yeteneği) kendisine de uyarlanabilir. Moriarty’nin tanımı, Holmes’un bir yansıması gibi görünebilir.

3. Moriarty’nin Varlığı: Gerçek mi, Kurgu mu?

The Final Problem hikâyesinde, Moriarty’nin varlığına dair kanıtlar yalnızca Holmes’un sözlerinden gelir. Watson’ın Moriarty’yi gördüğünü düşündüğü anlar bile, Holmes’un yönlendirmelerine dayanır.

  • Watson’ın Gözlemleri: Watson, Moriarty’yi yalnızca uzak mesafeden ve kısa bir süreliğine görür. Bu "görüşler", Holmes’un bir planın parçası olarak yönlendirilmiş olabilir.
  • Moriarty’nin Hikâyesinin Eksiklikleri: Hikâyede Moriarty’nin suçlarına dair somut bir delil sunulmaz. Holmes’un bıraktığı belgeler ve kanıtlar, onun kendi imparatorluğunu ifşa etmek için hazırladığı belgeler olabilir.
  • Moriarty’nin Bir Piyon Olarak Kullanılması: Holmes, Moriarty’nin ismini ve geçmişini kullanarak onu "kusursuz bir kötü adam" figürü haline getirmiş olabilir. Eski bir matematik profesörü olan Moriarty’nin Holmes tarafından kolayca manipüle edilmesi muhtemeldir.

4. Şelalede Gerçekte Ne Oldu? Holmes’un Planı Neydi?

Holmes’un Reichenbach Şelalesi’ndeki "ölümü", onun zekâsını ve sahneleme becerisini gözler önüne serer.

  • Watson’ın Dikkatinin Dağıtılması: Holmes, Watson’ı sahneden uzaklaştırarak yalnız kalır. Bu, Moriarty ile planını uygulamak için kritik bir adımdır.
  • Moriarty’ye Ne Oldu?: Moriarty’nin, Holmes tarafından bir şekilde susturulmuş (öldürülmüş ya da para karşılığında kaçırılmış) olması mümkündür. Eğer Holmes, Moriarty’yi öldürdüyse, bunu hem şelaledeki "dövüş izlerini" oluşturmak hem de gerçek bir suçluya karşı bir tür adalet sağlamak için yapmış olabilir.
  • Holmes’un Kaçışı: Holmes’un şelaleden sağ kurtulması, önceden planlanmış bir ip ya da rota sayesinde mümkün olmuş olabilir. Dövüş izlerini bıraktıktan sonra, sessizce ortadan kaybolmuştur.
  • Geri Dönüşünün Gerekçesi: Holmes’un yıllar sonra geri dönmesi, ya suç ağıyla bağlantılarının açığa çıkma riski ya da yeniden heyecan arayışıyla açıklanabilir.

Sonuç: Moriarty, Holmes’un Kendi Efsanesi miydi?

Moriarty’nin Holmes tarafından yaratılan bir kurgu olması, hem hikâyenin dramatik yapısını hem de karakterin psikolojik derinliğini artırır. Holmes’un kendi efsanesini inşa etme arzusu, onun zekâsını yalnızca suçları çözmek için değil, aynı zamanda bir mit yaratmak için kullanmış olabileceğini gösterir. Bu teori, Holmes’un insanüstü zekâsı ve karmaşık kişiliğiyle daha da ilgi çekici bir hal alır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar